SİVAS

Genel Bilgiler

Sivas, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan bir ilidir. Sivas ili, ticaret yolları üzerinde olduğu için, Selçuklu Hanedanı döneminde tüccarların ziyaret ettiği bir merkez haline gelmiştir. Türkiye'de Konya'dan sonra en çok Selçuklu eserinin bulunduğu il Sivas'tır. 13. yüzyıla ait Gök Medrese, Çifte Minareli Medrese ve Mavi Medreseleri çini sanatı açısından mutlaka görülmeye değer yerlerdir. Ulu Camii ise 1100 yılında inşa edilmiştir. Ayrıca Sivas, Türkiye'nin yüzölçümü açısından en büyük ikinci ilidir.

Sivas Kızıldağ'dan doğan Kızılırmak, Köse Dağı'ndan doğan Yeşilırmak ve yine Köse Dağı'ndan doğan Fırat'ın en önemli kollarından biri olan Karasu Nehri, Sivas ili sınırları içinde doğmaktadır. Sivas coğrafi açıdan kıraç, yeşili az, sert iklimli bir yerdir. İkliminin elverdiği ölçüde yetiştirilebilen ancak tahıl ürünleri, şeker pancarı, patates gibi ürünlerdir.

Şehrin nüfusu 650.401'dir. İlin yüzölçümü 28.164 kilometrekaredir.

Tarihçe

Tarihin her döneminde önemli bir yönetim merkezi olan Sivas; Hititlerin stratejik kalesi, Kadı Burhâneddin, Danişment, Eretna Beyliği’nin başkenti, Selçuklu Devleti’nin Darü’l A’la’sı, Osmanlı İmparatorluğu’nun eyalet merkezi, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Anadolu’nun birlik ve dirlik yurdu olmuştur.

Ülkemizi düşman işgalinden kurtarmak amacıyla Sivas Kongresi’ni tertipleyenler için “en emin belde” olan Sivas, 108 gün boyunca Millî Mücadelemizin başkentliğini üstlenmiş, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına ev sahipliği yapmıştır. Halkın bütününü kapsayan ilk örgütsel faaliyet ilimizde gerçekleştirilmiş, Sivas Kongresi, şekli ve içeriği itibarıyla adeta milli bir meclis işlevi de görmüştür.

Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserlerini bir arada bulunduran şehir meydanı, UNESCO tarafından 1987 yılında "Dünya Kültür Mirası" listesine alınan, Hz. Mevlana’nın da tedavi gördüğü Anadolu’nun el hamrası Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, dünyadaki en büyük Hitit tapınaklarına sahip olan, Hititlerle Mısırlıların ünlü Kadeş Antlaşması’nın metne döküldüğü, bir savaşın barışa dönüştüğü Sarissa antik kenti Sivas’ın görülmesi gereken önemli tarih ve kültür hazineleridir.

Sivas'a farklı dönemlerde hakim olan devletler, şehre kendilerine özgü değişik isimler vermişlerdir. Bunlar; Sebaste, Sipas, Megalopolis, Kabira, Diaspolis (Tanrı Şehri), Talaurs, Danişment İli, Eyalet-i Rum, Eyalet-i Sivas ve Sivas isimleridir.

Coğrafya

İç Anadolu'nun yüksek platoları üzerinde başlayan ve doğuya doğru yükselen il alanı; kuzey, doğu ve güneydoğuda dağlık ve sarp bir kesimle son bulmaktadır. Ortalama yükselti 1000 metrenin üzerindedir. İlde Kuzey Anadolu sıradağlarının uzantısı olan Köse Dağları, Torosların kuzey kollarından Tecer Dağları ve İncebel Dağları, Akdağlar, Yama Dağı yer almaktadır. Uzunyayla ve Meraküm platoları, ayrıca Kızılırmak, Kelkit, Çaltı vadileri önemli coğrafi oluşumlardır. Önemli akarsuları Kızılırmak, Kelkit Çayı, Tozanlı Çayı, Çaltı Çayı ve Tohma ÇayıdırSivas ilinin büyük bir kesimi yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve karlı geçen karasal İç Anadolu ikliminin etkisinde kalmaktadır. Fakat kuzeyde Karadeniz, doğuda Doğu Anadolu yüksek bölge ikliminin etkileri bulunmaktadır.

Gezilecek Yerler

Doğayla ve tarihle buluşacağınız Sivas’ta ziyaret edilecek çok yer var. Ancak hem şehir merkezinde hem de yakın çevrede görülecek yerlerin birbirine çok uzak olmaması Sivas’ı kolayca gezilebilir hale getirmektedir. Sivas’a geldiğinizde, görmeden dönmemeniz gereken yerlerin başında Divriği Ulu Camii geliyor. Şifaiye Medresesi, Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, Gök Medrese, Taşhan, Sivas Kongre Binası, Atatürk ve Etnografya Müzesi de Sivas’ın merkezinde yer alan önemli yerlerdir. Sivas’ın doğal güzelliklerini yaşamak için görmeniz gereken yerler ise; Sivas Eğri Köprü, Gürün Gökpınar Gölü, Kangal Balıklı Kaplıca, Zara Tödürge Gölü, Hafik Gölü’dür.

Çifte Minareli Medrese

Taç kapının hemen üzerinde üç yönden akan yazıttan medresenin, İlhanlı Veziri Sahip Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271/1272 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Yapının günümüze ulaşan tek özgün yanı, Anadolu'nun en yüksek taç kapısına sahip görkemli ön cephesidir. Taç kapı üzerinde yükselen iki minare ise adeta Sivas'ın sembolü olmuştur. Anadolu'da yapılmış en abidevi medreselerden biri olup, Dârü'l-hadis adıyla da bilinir. İki katlı, dört eyvanlı bir yapıdır. Taç kapının üzerindeki tuğla minareler çini bezemelidir. Bitkisel ve geometrik motiflerle süslü taşkapı ile yanlarındaki mukarnaslı nişler yapıya hareketli bir görüntü kazandırmıştır. Köşelerde yivli yarım kuleler vardır. Halen sağlam durumda olup ziyarete açıktır.

Eğri Köprü

Eski dönemlerde Bağdat (İpek) Yolu'nun üzerindeki Eğri Köprü, yakın zamana kadar Sivas-Malatya yolu ve Güneydoğu Anadolu'nun ulaşımını sağlamıştır. Selçuklu yapısı olan köprü 173 metre uzunluğundadır. Biri 12, öteki 6 olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Köprü batı yönünde düz bir şekilde devam ederken orta kısımlarda kuzeye doğru eğik olarak kesme taştan inşa edilmiştir.

Gök Medrese

Gök Medrese, Türk mimarisinin ve süsleme sanatının birlikte görülebildiği en önemli yapılardandır. Yapının çeşitli bölümlerindeki yazıtlardan IV. Kılıçaraslan'ın oğlu III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından, 1271 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Gök Medrese'nin, mermer taş kapısı, ışık-gölge oyununu yaşatacak denli zengin bir görünüme sahiptir. Yapı, açık avlulu, dört eyvanlı, iki katlı plan özelliğine sahiptir. Yapıldığı tarihten itibaren dini ilimlerin tahsil edildiği medrese olarak hizmet verdiği bilinen bina 1926 yılında müzeye dönüştürülmüştür.

Emirhan Kayalıkları

Emirhan Kayalıkları, şehrin yoğun koşturmacasından uzaklaşmak, serin havada, doğayla baş başa vakit geçirmek isteyenlere alternatifler sunuyor. Kayalıkları ziyaret eden doğa tutkunları, sarp kayalıklar arasında yürüyüş-tırmanma ve fotoğraf safariye katılabiliyor. Küçük şelaleleri, dağ keçilerini, kaya içerisine oyularak yapılmış gözlem kulesini ve kayalıklar üzerine yapılan yapım tarihi belli olmayan manastır kalıntılarını gözleyebiliyor. Yaklaşık 25-30 milyon yıl önce yatay olarak çökelmiş yapının tektonik hareketlerle dikleşmesi ile oluşmuş kayalıklar ülkemizin önemli doğal güzelliklerinden biri olarak gösteriliyor.